ZULÜME DUR DEMEK
Dünya
nüfusunun 2 milyarının Müslüman olduğu söyleniyor, bizlere de ilk okuldan
itibaren öğrenim hayatımız boyunca Türkiye’nin nüfusunun %99 unun Müslüman
olduğu öğretildi. Gerçekten böylemi peki, ya da gerçekten böyleyse dünya
üzerinde Müslümanlar sırf Müslüman oldukları için bu kadar aleni bir şekilde zulme
uğrayıp öldürülebilirler mi?
Görünüşe
göre kendimize rol model olarak seçtiğimiz, muasır medeniyet tanımıyla sosyal
ve kültürel hayatında adalet, insan hakları, demokrasi gibi kavramları zirvede
yaşadığını düşündüğümüz, teknolojik ve ekonomik gelişmişlik olarak üst seviyedeki
batı, 2. Dünya savaşından sonra artık birbirleri ile savaşmayı bırakmış ve
çağın gereklerine göre modern bir haçlı seferi yöntemi ile dünyanın her yerinde
Müslümanları katletmeye devam etmektedir. Müslümanlar ile savaşıyor demiyorum
çünkü bunlar ile savaşmak için dünyada yaşadığı söylenen 2 milyar Müslümandan hiçbiri
karşılarına çıkmaya cesaret edemiyor. Müslüman bir toplum bir zulme uğradığında
tek yaptığımız kınamak ve dünya devletlerini acilen zulmü durdurmaya davet
etmek. 1995’te o hayranı olduğumuz Avrupa’nın göbeğinde 8 bini aşkın Müslüman
sırf Müslüman oldukları için öldürülürken de tavrımız aynıydı, yıllardır devam
eden kuşatma ve baskı altında sıkıştırılmış, elinde kendini savunacak hiçbir gücü
bulunmayan masum Filistin halkı zalim İsrail sinoyistleri tarafından sistematik
bir şekilde gece gündüz tepelerine bombalar yağdırılarak öldürülmeye devam
ederken de tavrımız aynı.
Çok
yakın bir zamanda gerek Birleşmiş Milletler gerek Avrupa Birliği ve Avrupalı devletler
gerekse de Amerika Birleşik Devletleri Rusya-Ukrayna savaşında sivillerin ölmesini
önlemek için seferber olup Rusya’ya yüzlerce ekonomik yaptırım uyguladı.
Savaşın içinde koridorlar açılıp siviller tahliye edildi, tahliye edilen
sivillerin ihtiyaçlarını karşılamak için insani yardımlar yapıldı. Bunların yapılması
insanlık adına hepimizi umutlandırdı aslında, tam masum insanların hayatlarının
korunması adına dünyada bir mekanizma olduğu ve bunun çalıştığını düşünecektik
ki işin öyle olmadığı açık bir şekilde ortaya çıktı. Aslında olan dünyaya hâkim
olan bu güçlerin insan hakları adına değil de kendi çıkarları için hareket
ettikleri ve hep öyle hareket etmeye devam edecekleriydi.
Artık
güçlülerin iyi olmasını beklemekten vaz geçmeli ve iyilerin güçlü olması için
mücadele etmeliyiz. Müslümanlar iyi olmak zorunda çünkü inandığı din bunu
emrediyor. Müslümanlar güçlü olmak ve zulmün karşısına çıkıp savaşmak zorunda.
Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de “Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız
Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa,
artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır. (Bakara/193)”, “Size ne oluyor da Allah
yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar,
katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran
zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz.
(Nisa/75)”, “Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler
halinde yahut topluca savaşa gidin. (Nisa/71)” buyuruyor. Yani Allah bizden
eylemde bulunmamızı istiyor. Ama bizler ellerimizi açıp dua etmekle işin
içinden sıyrılmaya çalışıyoruz. Allah bize zalimlerin karşısına çık onlarla
savaş diyor biz “Allah’ım sen zalimleri kahret” diye dua ederek adeta “Allah’ım
biz böyle rahatız, ne gerek var rahatımızı niye bozuyorsun sen hallet işte”
demiş olmuyor muyuz? Bu tavrımızın yine Kuran-ı Kerimden öğrendiğimiz kadarıyla
Hz. Musa’nın kavminin tavrından ne farkı var? Hz. Musa kavmine Allah’ın size
yazdığı kutsal topraklara girin, sakın ardınıza dönmeyin yoksa ziyana
uğrayanlardan olursunuz dediğinde şu cevabı vermişlerdi: “Dediler ki: Ey Musa!
Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin,
onlarla savaşın. Biz burada oturacağız. (Maide/24)”
Dünyada
zulmün durmasını istiyorsak Müslüman gibi davranmak zorundayız, medeni
sandığımız devletlerin zulmü bitirmesini beklersek daha çok bekleriz. O
beklediğimiz güçler zulmü bitirmek şöyle dursun zulmü yapan caniler ile
kucaklaşıp, gözlerimizin içine baka baka onlara koşulsuz destek verdiklerini beyan
ederek taraflarını bugüne kadar hiç olmadığı kadar belli etmiş oldular ama biz
hala bekliyoruz. Çözüm mü? Çözüm yine Kuran-ı Kerimde : “Onlarla savaşın ki,
Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı
size yardım etsin, Mümin topluluğun gönüllerini ferahlatsın. (Tevbe/14)”.
Özkan Şengül
19.10.2023 İstanbul.
Yorumlar
Neden varlığımızı Allah'ın davasına feda etmiyoruz.
Gazze deki müslümanların imanındaki kalite neden bizde yok.
Bu acı uzun gider....